Örtünmenin Vahyolunması

From WikiIslam, the online resource on Islam
Revision as of 19:02, 9 July 2013 by Altarbey (talk | contribs) (→‎Giriş: Semantic corrections)
Jump to navigation Jump to search

Bu makalede Müslüman kadınların örtünmelerinin zorunlu tutulmasının altında yatan sebepler ortaya konulmaktadır.

Error creating thumbnail: Unable to save thumbnail to destination
Örtünmeyi savunan Müslüman kadınların çoğu, bunun İslam'da zorunlu olmasının sebeplerinden habersizdir.

Giriş

Müslümanlara, müslüman kadınların örtünmelerinin sebebi sorulduğunda genellikle aşağıdaki veya yine bunlara benzer cevapları vermektedirler:

  • Allah'ın Kur'anda verdiği emre uyuyorlar; örtünmek Islam inancının gereğidir.
  • Vücutlarını herkesin görebileceği şekilde sergilemek yerine, örtünerek ahlaklarını koruyorlar.

Fakat nedenlerden ziyade, meseledeki asıl nokta örtünme zorunluluğunun Kur'an'a nasıl girdiğidir. Hadisleri inceleyerek, ilgili ayetleri şekillendiren olayları görebiliyoruz.

Örtünme ile ilgili Kur'an ayetleri

Diyanet İşleri:Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!

Abdülbaki Gölpınarlı:İnanan kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ve açığa çıkanlardan, görünenlerden başka ziynetlerini göstermesinler ve örtülerini, göğüslerini örtecek bir tarzda omuzlarından aşağıya doğru salsınlar; kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babasından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut Müslüman kadınlardan, yahut kendi malları olan kölelerden, yahut erkeklikten kesilmiş veya kudreti olmayan erkek hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların gizli hallerine vâkıf olmayan erkek çocuklardan başka erkeklere ziynetlerini göstermesinler; gizledikleri ziynetler, bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar ve tövbe edin hepiniz Allah'a ey inananlar da kurtulun, erin murâdınıza.

Elmalılı Hamdi Yazır: Mü'min kadınlara da söyle: gözlerini sakınsınlar, ırzlarını muhafaza etsinler, ziynetlerini açmasınlar, zâhir olanı başka ve baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar, ziynetlerini açmasınlar, ancak kendi kocalarına yâhud kendi babalarına kocalarının babalarına yâhud kendi oğullarına, yâhud kendi biraderlerine, yâhud kendi biraderlerinin oğullarına, yâhud hemşirelerinin oğullarına yâhud kendi kadınlarına yâhud kendi ellerindeki memlûklerine, yâhud ihtiyacı olmıyan erkeklerden uyuntulara, yahud henüz kadınların avretlerine muttali' olmıyan çocuklara, müstesna, gizledikleri ziynetleri bilin diye ayaklarını da vurmasınlar, hepiniz Allaha tevbe edin ey mü'minler ki felâh bulabilesiniz
Diyanet İşleri: Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu, onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Abdülbaki Gölpınarlı: Ey Peygamber, eşlerine ve kızlarına ve inananların kadınlarına söyle; dışarı çıkacakları vakit dışarıya mahsus elbiselerini giysinler; bu, onların tanınıp incinmemelerini daha iyi sağlar ve Allah, suçları örter, rahîmdir.

Elmalılı Hamdi Yazır: Ey o Peygamber! Zevcelerine ve kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına hep söyle: cilbâblarından üzerlerini sıkı örtsünler, bu onların tanınmalarına, tanınıp da eza edilmemelerine en elverişli olandır, bununla beraber Allah bir gafûr rahîm bulunuyor

Yukardaki ayetlerden ilki, kapanmanın amacının kadının güzelliğini yabancı erkeklerden saklamak olduğunu belirtir. İkincisi ise sebebin yolculuk esnasında sarkıntılık ve tecavüzü engellemek olduğunu vurgular. Bunlarla beraber, Müslüman erkekler için bu tür zorunluluklar ile ilgili herhangi bir bilgi bulamadık. Bunun nedeni ne olabilir? Bunun ne tür mantıklı açıklamaları olabilir?

  • Kadının güzelliği o denli baştan çıkartıcıdır ki, erkekler kapalı olmayan bir kadın gördüklerinde kendilerine hakim olamaktadırlar. - Bu doğru olamaz, çünkü kadınlar yakın akrabaları ile beraberken kapanmak zorunda değildirler.
  • Kadınlar erkekleri çekici bulmazlar - En ilgisiz insan bile bunun doğru olmadığının farkındadır. Kadın olmak, "aseksüel" olmak demek değildir.
  • Kadınlar kendilerini erkeklere göre daha iyi kontrol edebilirler - Bu, söz konusu olan erkekler yalnız "müslüman erkekler"se doğru olabilir.

Genel İslami yaklaşıma göre, örtünmemiş bir kadın cinsel taciz ve saldırıya davette bulunmaktadır. Herhangi bir garantisi olmamakla beraber. örtünmenin saldırı riskini azalttığına inanmaktadırlar. Bununla beraber; hadislere bakılarak, vahye yol açan nedenler incelendiğinde yukardaki sebeplerin hiçbirinin doğru olmadığı açıkça görülmektedir. Örtünme ayetleri belirli olaylara istinaden "indirilmiştir".

Örtünme ile ilgili hadisler

Ömer bin El-Hattab'in işe karışması

Âişe Şöyle demiştir: Nebiyy-i Mükerrem salla'llâhu aleyhi ve sellem'in zevcât(-ı tâhirât)ı, geceleyin kazâ-yı hâcete çıktıklarında (Medîne'nin kenarında kâin) Menâsı' (nâm-ı mahall)a kadar giderlerdi. (Menâsı' denilen yer ise) açık bir yerdir. Ömer (radiya'llâhu anh) Nebiyy-i Muhterem salla'llâhu aleyhi ve sellem'e: "Kadınlarını kapa (yâni evden dışarıya çıkmaktan men' buyur.)" derdi de Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem (onun dediğini vahye intizâren) yapmıyordu. (Nihâyet) Ümmehât-ı Mü'minîn'den ... bir gece Yatsı ' namazı vaktinde çıktı. (Sevde radiya'llâhu anhâ) uzun boylu bir hâtun idi. Ömer, hicâb (yâni tesettür-i nisvân) emrinin nâzil olmasına o kadar harîs idi ki, ona: "Yâ Sevde, bilmiş ol ki biz seni tanıdık." diye bağırdı. Bundan sonra Allâhu Teâlâ hicâb (Âyetin)i inzâl etti.


Aişe şöye demiştir: 'Ömer bin El-Hattab Allah Resulüne "Eşlerinin örtünmelerini emretmesini" söyler dururdu. Fakat Peygamber bunu hiç yapmadı. Peygamberin eşleri El-Manasi'de yalnız geceleri hacet gidermeye çıkarlardı. Bir keresinde, iri bir kadın olan Zem'e kızı Sevde hacet görmek için dışarı çıkmıştı. Ömer bin Hattab onu gördü ve "Ya Sevde, bil ki tanınmamış değilsin" diye seslendi. Ömer'in böyle söylemesininin sebebi, Allah'tan dört gözle kadınların kapanmasına dair ayetler bekleyip durması idi. Böylece Allah Hicab ayetlerini gönderdi.
Aişe demiştir ki: Peygamberin eşleri gece inince Medine'nin dışına doğru hacet gidermek için çıkarlardı. Ömer bin Hattab o sıralarda sürekli: "Allah Resulü, eşlerinizin örtünmelerini isteyiniz" demekte idi; fakat Peygamber bunu istememişti. Bir keresinde eşlerinden Zem'e kızı Sevde gece ihtiyacını gidermek için dışarı çıkmıştı. Oldukça iri yapılı bir kadındı. ömer ona seslendi ve dedi ki: Ey Sevde, seni tanıdık. (O bunu örtünme ile ilgili ayetlerin inmesi umudu ile yapmıştı) Yüce Allah bi hadiseden sonra Hicab ayetini indirdi.

Kısaca, hadislerde anlatılan olayların gerçekleşme sırası şu şekildedir:

  1. Ömer Muhammed'den sürekli olarak kadınlarının örtünmeleri üzerine Allah'ın ayet indirmesini istemektedir.
  2. Herhangi bir vahiy inmez.
  3. Ömer bir gece Muhammed'in eşlerini hacet gidermek için çıktıkları sırada gizlice izler ve Sevde'ye adı ile, onu tanıdğını belirterek seslenir.
  4. Sevde utanç içinde evine döner ve Muhammed'e olan biteni anlatır.
  5. Allah Ömer'in uzun zamandır isteyip durduğu ayeti inderiverir.

Elbette ki bu durum bazı soruları da beraberinde getiriyor:

  • Eğer Muhammed yalnızca Allah'ın sözlerini ileten bir elçi ise, neden Ömer örtünme vahiyleri için ondan istekte bulundu? Neden kendisi doğrudan Allah'a isteği ile ilgili dua etmedi?
  • Ömer Muhammed'in karılarını takip edene kadar bu konuda hiçbir vahiy inmemişti. Ömer neden bu yolu izlemeyi uygun gördü? Bu şekilde başarıya ulaşacağını nerden biliyordu?
  • Allah neden tuvaletteki mahremiyete, o andan itibaren dünyayaya gelip, yaşayacak ve ölecek tüm kadınların kapanmasını isteyecek kadar önem veriyor?

Genel savunma taktiklerinden olan "Allah'ın bir sebep yaratması" iddiasının ortaya sürülmesini burada da görüyoruz. Savunuculara göre, Allah bu vahyi zaten indirecektir ve Ömer'i bunun için bir sebep yaratmak üzere kullanmıştır. Fakat bu durumdan Kur'an ve hadislerin herhangi bir yerinde söz edilmediğinden, bu savunmayı destekleyecek kanıt da yoktur. Bununla beraser, Ömer fikri kendisinin bulduğunu doğrular ve Allah'ın da onunla aynı fikirde olduğunu söyler.

Allah Ömer'le aynı fikirde

Ömer radiya'llahu anh'in şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Üç şey (hakkındaki dileğim), Allah(ın vahyin)e tesâdüf etti. Yâhud Rabbim (in vahyi) ben (im dileğim) e muvâfık oldu: 1) Yâ Resûla'llah Makam-ı İbrâhim'i namazgâh ittihâz etseniz, dedim. (Bunun üzerine: ... âyeti nâzil oldu) 2) Yine ben: Yâ Resûla'llah huzûrunuza (maslahat îcâbı) sâlih, fâsik kimseler giriyor. (Kadınlarla görüşüyorlar). Ümmehât-ı Mü'minîn'e (= mü'minlerin anaları olan kadınlarınıza) örtünmelerini emretseniz, dedim. Bunun üzerine de Allah hicâb âyetini gönderdi. 3) Ömer der ki: Bir kere Resûlullah'ın (kıskançlık gösteren) bâzı kadınlarına darıldığını duymuştum. Bunun üzerine onların yanına giderek: Kadınlar! Ya (bu hıçınlığa) nihâyet verirsiniz, yâhud iyi biliniz ki Allah, sizin yerinize Peygamber'ine sizden daha hayırlı kadınlar verir, dedim. Nihâyet Peygamber`in kadınlarından birisinin (Ümm-i Seleme`nin) yanına varmıştım. Kadın bana: Ey Ömer! Resûlullah kadınlarına öğüt veremez mi ki, sen onlara va'zetmeğe kalkışıyorsun? Öğüt vermeğe ne selâhiyetin var ki, burada bize akıl hocalığı ediyorsun? demişti. Bunun üzerine de Azîz ve Celîl olan Allah: (Ey kadınlar! Şâyet sizi Peygamber boşarsa onun Rabb'i gerektir ki Peygamber'ine sizlerden daha hayırlı öyle zevceler verir ki, onlar müsilm mü'min, itâatli, tevbekâr, ibâdetli, oruçlu, dul, bâkir kadınlardır) meâlindeki âyet-i kerîmeyi gönderdi. (66.5)
Ömer anlatıyor: Yâ Resûla'llah huzûrunuza (maslahat îcâbı) sâlih, fâsik kimseler giriyor. (Kadınlarla görüşüyorlar). Ümmehât-ı Mü'minîn'e (= mü'minlerin anaları olan kadınlarınıza) örtünmelerini emretseniz, dedim. Bunun üzerine de Allah hicâb âyetini gönderdi.
Ibn Ömer, Ömer'in şu şekilde dediğini aktarır: Rabbim benimle üç konuda mutabıktır: İbrahim'in Makamı, örtünme ve Bedir esirlerinin akıbeti meseleleri.

Eğer Allah Muhammed'in çağdaşı insanlardan öneriler ve tavsiyeler alıyorsa, Kur'an nasıl evrenden bile önce varolan kutsal kitap olabilir? Bununla beraber, görünen o ki Ömer uslanmaz bir tuvalet gözcüsüdür, zira ayetler indikten sonra bile bu işe devam etmiştir.

Ömer yeniden takipte

Aişe anlatıyor: Peygamberin kadınlarından Sevde -Hicâb âyeti nâzil olduktan sonra- bir lüzûm ve ihtiyâç üzerine evden çıkmıştı. Sevde iri yapılı bir kadındı. Bu cihetle onu (vaktiyle) bilenler (çarşaf içinde de endâmiyle) anlarlardı. Bu cihetle Ömer İbn-i Hattâb onu görünce (onun evi dışına) çıkmasına i'tirâz ederek: - Yâ Sevde, iyi bil ki, Vallahi sen bizce tanınmamış değilsin. Düşünsene sen, ne cesâretle evinin dışına çıkıyorsun? dedi. Hazret-i Âişe (rivâyetine devâm ederek) der ki: Bunun üzerine Sevde evine dönüp geldi. O sırada Resûlullah benim odamda akşam yemeğinde idi. Elinde de etli bir kemik vardı. Bu halde iken Sevde girdi ve: - Yâ Resûla'llah! Bâzı hâcetim için evimden çıkmıştım. Ömer bana şöyle şöyle söyliyerek i'tirâz etti, diye şikâyet eyledi. Hazret-i Âişe der ki: Bunun üzerine Allahu Teâlâ Resûl-i Ekrem'e vahiy gönderdi. Vahiy âsârı, Resûl-i Ekrem'den kaldırıldıktan sonra -ve elinde tutmakta olduğu et parçasını yere koymaksızın- Sevde'ye şöyle cevâb verdi: - Siz kadınların lüzûm ve ihtiyâç üzerine (mestûre olarak) evlerinden çıkmalarına izin verildi, buyurdu."
A'ise anlatıyor: Sevde, örtü tüm kadınlara zorunlu kılındıktan sonra bir gün ihtiyaç gidermek için dışarı çıkmıştı. İri bir kadın olduğundan, onu önceden tanıyanların, örtünün altındakinin o olduğunu anlaması işten bile değildi. 'Ömer b. Hattab onu görünce seslendi: Sevde, Allah'a ant olsun ki, kendini bizden saklayamıyorsun. Dışarı çıktığında buna dikkat et. ('A'işe) devamla: Sevde eve döndü. Allah'ın resulu benim evimde akşam yemeğini yemekteydi, elinde bir kemik tutuyordu. Sevde dedi ki: Resullullah. Dışarı çıktığımda Ömer bana böyle böyle dedi. ('A'işe) devamla: Tam o sırada Peygambere vahyolundu, elindeki kemiği bırakmaksızın Sevde'ye şöyle dedi: "İhtiyaçlarınızı gidermek üzere evden çıkmanıza izin verildi"

Görünen o ki, dört gözle beklediği ayetlerin inmesi Ömer'i tatmin etmemiş; kadınların tamamen tanınamaz hale gelmesini istemektedir.

Örtünmeyi mantığa uydurmak

Müslümanlar ve İslam savunucularınca ortaya konulan genel iddia; örtünün, kadınları cinsel açıdan erkeklerin ilgisini çekmekten korumasıdır. Ünlü savunuculardan Dr. Zakir Naik bu iddiayı örtünme savunmasında ele alır. Bu iddiayı detaylı olarak ele almadan önce birkaç hadisi daha incelememiz gerekmektedir:

Aişe'nin anlatımıyla; Resûlullah'ın evine serbestçe gelip giden bir hadım vardı, hadım olmasından dolayı kadınlar kendisinden çekinmezdi. Resûlullah ber keresinde eve geldiğinde onun kadınlarından bazıları ile oturur ve bir başka kadının vücudunu; "göbeği önden bakınca dört kat, arkadan bakınca sekiz kat görünüyor" diyerek anlatır halde buldu. Resûlullah bunun üzerine böylelerinin bir daha yanlarına alınmamasını söyledi. Ondan sonra Resûlullah'ın eşleri hadımdan örtü ile ayrı durdular.
Aişe anlatıyor: Bir hadım arasıra Peygamber(s.a.v)'in eşlerinin yanına giderdi. İnsanları onu cinsel ihtiyaçlardan arınmış sayarlardı. Peygamber günün birinde yanımıza geldiği sırada hadım da eşlerinden birine: "Göbeği önden bakıldığında dört kat, arkadan bakıldığında sekiz kat görünüyor" diyerek bir kadının şeklini anlatmaktaydı. Peygamber(s.a.v) bunu duyunca: "Bu adamın bunları bildiğine göre kadının mahrem yerlerini gördüğünü" söyledi. Bundan sonra eşleri de ondan örtü ile ayrıldılar.

"Koruma" iddiasının değerlendirilmesi

Ayetlerin ilk olarak Muhammed'in karılarının tuvalete çıktıklarında, Ömer tarafından sözle taciz edilmeleri üzerine indirilmesi ve Muhammed'in kadınların hadım yanında bile örtünmelerini söylemesi göz önüne alınarak; diyebiliriz ki, örtü sadece kadınların fiziksel özelliklerini gizlemeye yaramaktadır. Hadımların cinsel arzuları bulunmayacağından, cinsel veya sözlü saldırı iddiası geçersizdir.

Dikkat edilmesi gereken bir başka ilginç detay da, şimdiye kadar incelenen bütün hadis ve ayetler Müslüman erkeklerin Müslüman kadınları taciz etmesi üzerine temellenmesidir. Demek ki Allah inanan kadınları, inanan erkeklerden korumak için ilgili ayetleri indirmiştir.

Genellikle gayrı müslim toplumlarda kadınlar örtünmeksizin ve her iki adımda bir erkek tacizine uğramaksızın toplum içinde bulunabilirler, fakat Mısır gibi örtünmüş olmalarına bakmaksızın kadın ve genç kızların her 200 metrede ortalama 7 defa tacize uğradığı [1][2] müslüman toplumlarda durum farklıdır. Buralarda, örtünmemiş kadınlar ya ahlaksızlık ile suçlanıp göz altına alınır, ya da Müslüman erkeklerin taciz ve saldırılarına maruz kalırlar.

Ayrıca, Müslümanlar arasında yürütülen bazı araştırmalar örtünün saldırı ve tacize karşı bir koruma sağladığı inancının tamamı ile yanlış olduğunu göstermiştir(kurbanların büyük çoğunluğu örtünenlerdir).[3] Böylece Naik ve diğer savunucularca örtünmeyi savunmak amacı ile ortaya atılan varsayımsal durumlar sadece Kur'an açısından değil, teknik olarak da İslam toplumlarında bile geçersizdir.

Farklı örtü türleri

'Hicab ayetleri'nden bahseden başka hadisler de mevcuttur, fakat bunlar farklı türde örtülerle ve tabii ki bunları ortaya çıkartan vahiy sebebi olaylarla ilgilidir.

Enes bin Malik anlatıyor: Ben hicâb kıssasını herkesten iyi bilirim. Übeyd İbn-i Kâ`b (bile) bu vâkıayı bana sormuştu" diye şöyle anlattığı rivâyet olunmuştur: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Zeyneb Bint-i Cahş ile evlendiği gün -ki, Medîne`de tezevvüc etmişti- gün yükseldikten sonra nâsı yemeğe çağırmıştı. Yemekden sonra Resûlullah oturdu. Dâ`vetliler de kalkıp gitdikten sonra bâzı kimseler gitmeyip Peygamber`in yanında oturdular. Nihâyet Resûlullah kalkıp yürüdü. Ben de berâber gittim. Hazret-i Âişe`nin odasının kapısına kadar gitti. Sonra bu oturanların çıkıp gittiklerini sanarak geri döndü. Ben de berâber döndüm. Geldiğimizde bu misâfirlerin hâlâ yerlerinde oturdukları görüldü. Resûl-i Ekrem ikinci def`a geri döndü. Ben de berâber döndüm. Bu sefer onların kalkıp gittikleri görüldü. Bunun üzerine Resûlullah benimle kendi arasına bir perde gerdi. Bu sırada Hicâb âyeti inzâl olundu.
Enes anlatıyor: Peygamber ve Zeyneb binti Cash'ın evlenmesi üzerine ekmek ve etten oluşan bir ziyafet verilmişti. Ben de insanları ziyafete davet etmek üzere görevlendirildim. İnsanlar gruplar halinde gelip, yemeklerini yedikten sonra ayrılacaklardı ki bir başka grup gelip yiyebilsin. Bu şekilde dışarda hiçkimse kalmayana değin devam etti. Peygambere dışarda kimsenin kalmadığını söyledim, o da "artanları götür" dedi. Peygamber çıkarken, evin içinde sohbet etmekte olan 3 kişi kalmıştı. Peygamber öncelikle Ayşe'nin evine uğradı ve "Allah'ın rahmeti üzerine olsun" dedi, Ayşe de ona aynı şekilde karşılık verdi ve ekledi "Yeni eşini nasıl bundun? Allah seni kutsasın" Peygamber sırayla diğe eşlerini de dolaştı ve onlara da Ayşa'ye söylediklerini söyledi, onlar da Ayşe'nin söyledikleri ile cevap verdiler. Peygamber evine geri döndüğünde aynı 3 kişiyi hala otururken buldu. Peygamber pek çekingen olduğundan laf etmeksizin tekrar Ayşşe'in evine yollandı. Onu oturanların artık evi terk etmiş olduğundan haserdar edip etmediğimi hatırlamıyorum, ama eve döndüğünde benimle arasına bir perde çekti ve o sırada hicab ayeti indi.
Enes anlatıyor: Resûlullah Zeyneb binti Cash ile evlendiğinde bunu insanların tıka basa ekmek ve et yiyebilecekleri bir ziyafet vererek kutladı. Ziyafetten sonra çıkıp, her evliliğini sabahı yaptığı gibi sırayla diğer eşlerini ziyaret etti. Bu ziyaretlerde onlarle selamlaşır, iyi dileklerde bulunur ve onlar da aynı şikled cevaplarlardı. Evine geri döndüğünde, içerde iki adamın sohbet etmekte olduğunu görüp tekrar dışarı yöneldi. Bu iki adam Resulün tekrar dışarı çıktığını görünce hızla toparlanıp ayrıldılar. Resullullah'a onların çıktığını haber verip vermediğimi hatırlamıyorum, belki başkaları söylemiştir. Bunun üzerine geri döndü ve içeri girdiğinde benimle arasına bir perde indirdi, bundan sonra da Allah Hicab ayetini gönderdi.
Enes bin Malik anlatıyor: Resûlullah Medine'ye geldiğinde ben on yaşındaydım. annam ve teyzelerim beni Peygambere hizmet etmek üzere hep telkinde bulunurlardı, ben de ona 10 yıl kadar hizmet ettim. Peygamber öldüğünde 20 yaşındaydım ve kadınların örtünmesi üzerine olan Hicab ayetini herkesten iyi biliyordum. Bu ayet Resûlullah'ın Zeyneb binti Cash ile evlendikten sonra inmişti. Gün ağardığında Peygamber insanları ziyagete davet etti, geldiler, yediler ve gittiler, fakat bir kısmı gitmeyip uzunca bir süre daha orda kaldılar. Peygamber kalkıp dışarı çıktı, ben de onunla beraber ayrıldım ki, belki içerde kimse kalmayınca bu insanlar da çıkıp giderlerdi. Peygamber çıktınktan sonra Ayşe'nin evie gitti. Bir süre sonra evnidki insanların ayrılmış olacağına kanaat getirip evine geri döndü, ben de yine yanında idim. İçeri girdiğinde onların hala oturmakta olduğunu gördü ve tekrar çıkıp Ayşe'nin evine gitti. Bir süre sonra tekrar evine döndüğünde içerde kimsenin kalmadığını gördü.Bundan sonra Peygamber kendi ile benim aramza bir perde çekti ve Allah'tan hicab ayeti indi.
Enes bin Malik aktardığına göre Peygamber Medine'ye hicret ettiğinde o da on yaşındaymış. Diyor ki: "Resûlullah'a 10 yıl boyunca hizmet ettim ve Hicab ayetinin indirilişine neden golayları herkesten iyi bilirim. Ubai b n Ka'b bana bunu hep sorardı. Ayat ilk kez Resûlullah'ın Zeyneb bint Cash ile evlenmesinden sonra indirilmiştir. Sabah Peygamber insanların gelip yemeklerin alıp çıkacakları bir ziyafet verdi, fakat gelenlerden bir grup olması gerekenden fazle kaldılar içere. Bunun üzerine Resûlullah kalkıp Ayşe'nin evine doğru yollanda, bin de ona Ayşe'nin evinin yanına kadar eşlik ettim. Bir süre sonra bu inlanların ayrılmaş olacağını düşünerek eve geri döndük, fakat onlar hala gitmemiş, içerde oturmaktaydılar. Peygamber tekrar çıkıp Ayşe'nin evine doğru yollandı, ben de yine eşlik ettim, bir süre sonra bu insanların ayrılmış olacaklarını düşünerek geri dndük ve içeri girdiğimizde gerçekten kimseyi bulamadık Bu sırada Allah Hicab ayetini indirdi ve Peygamber benimle kendi (ve ailesi) arasına bir perde çekti.

Görmekteyiz ki, kişisel örtünün yanısıra, evin kadınlarını ziyaretçilerden ayıran, arkasını göstermeyen bir 'ev örtüsü' de gerekmektedir. Tabii yine bunun da bir durumdan kayraklanan vahiy ile olduğunu da görmekteyiz. Muhammed insanların evinde yemekten sonra uzun süre kalıp eşleri ile sohbet etmelerinden rahatsızlık duyuyordu, bu yüzden Allah araya girip, bundan sonra iletişim için arada bir perde olması gerektiği, dolayısı ile misafirlerin de uzun süre kalmasını engelleyecek ayetleri indiriverdi. Yukardaki ayetler bu makalede incelenen örtünme ile alakalı olmamakla beraber; durumlara ve ihtiyaçlara uygun ayetler inivermesi mavhumunu göz önüne çıkarmak ve ayrıca Kur'an'da geçen hicab/örtü kavramının her zaman aynı şeyden bahsetmediğini ortaya koymak amacı ile ele alınmıştır.

Sonuç

Günümüzde Müslüman kadınların örtünmelerinin nedeni inanç veya dindarlıkları değildir. Saçı ve yüzü örtmeyi ahlaki sebeplere bağlamak da mümkün değildir, zira Müslüman erkekler saç veya yüzlerini örtmezler. Örtünmelerinin tek nedeni Muhammed'in sahabelerinden Ömer bin El-Hattab'ın Muhammed'den Allah'ın kadınların örtünmeleri üzerine ayetler indirmesini istemesidir. Muhammed Ömer'in isteği ile ilgilenmeyince, Ömer Allah'tan konu ile ilgilenmesini dilememiştir. Bunun yerine ayetleri alabilmek için konuyu Muhammed'in kişisel meselesi haline getirmesi gerektiğinin farkındadır. Bunu sağlayabilmek için de Muhammed'in karıları tuvalete çıktıklarında onları takip eder ve onlara da takip edildiklerini sözle farkettirir. Muhammed olydan haberdar olunca, Ömer'in uzun zamandır isteyip durduğu ayetler Allah tarafından gönderiliverir. Ömer gerçekte ayetlerin nerden gelmekte olduğunun farkındadır; bu yüzden başarıya ulaşmak için Allah'a dua edip ayetleri dilemek yerine, Muhammed'in karılarını taciz etmeyi seçer.

Örtünme ayetlerine neden olan olaylar zinciri gülünç olsa da, bugüne kadar görülen etkileri malesef öyle değildir. Örtünme zorunluluğu, müslüman erkeğin kendini kontrol etmesi sorumluluğunu da kadınların üstüne yıkmakla kalmamış, örtünmeyen bir kadına karşı hareketlerinin sorumluluğundan da kurtarmıştır. Özdenetim yoksunluğu erkeklere özgü bir durum değildir; zira örtünen kadınların pek rastlanmadığı islam dışı toplumlarda erkeklerin kendini kontrol edememe gibi sorunları bulunmamaktadır. Örtünmenin amacı, açıkça görüldüğü üzere, kadınların -kadınların örtüler ardına hapsedilerek toplumdan soyutlanıp, toplumsal ve ahlaki dengeyi erkek yararına bozarak ortaya çıkartılan - erkek baskısı ve saldırganlığından korunmalarıdır.

This page is featured in the core article, Islam and Women which serves as a starting point for anyone wishing to learn more about this topic
Error creating thumbnail: Unable to save thumbnail to destination

İlgili sayfalar

  • Hijab - A hub page that leads to other articles related to Hijab

Çeviriler

  • Bu sayfanın ayrıca İngilizce ve Fransız sürümü de mevcut. Diğer dillerdeki sürümler için sol taraftaki kolona göz atabilirsiniz.

Dış Bağlantılar

Referanslar

  1. Egypt’s NCW chief says women harassed 7 times every 200 meters - GhanaMed, September 6, 2012
  2. Manar Ammar - Sexual harassment awaits Egyptian girls outside schools - Bikya Masr, September 10, 2012
  3. Magdi Abdelhadi - Mısır'ın kanseri cinsel taciz - BBC News, July 18, 2008